Macron’un AB etkisi Avrupa seçimlerinden sonra risk altında
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un hassas siyasi durumu, yeni üst düzey Avrupalı yetkililerin seçilmesindeki nüfuzunu sınırlayabilir.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Avrupa seçimlerinde aldığı kötü sonuçların ardından Ulusal Meclisi feshetme kararı tüm Avrupa’da şok etkisi yarattı.
Analistlere göre Brüksel’deki duyuru, AB’nin kurumsal sürecinde bir belirsizlik döneminin kapısını açıyor.
Avrupa seçimlerinin geçici sonuçları, Macron’un Rönesans partisinin yüzde 15,2 oy alırken, Marine Le Pen’in Ulusal Ralli partisinin yüzde 31,5 oy aldığını gösteriyor; bu da Başkan’ı Ulusal Meclis için erken yasama seçimleri çağrısında bulunmaya sevk etti.
Seçimler Fransa’yı, mevcut Cumhurbaşkanı Macron ile seçimlerden çıkan başbakanın farklı partilere mensup olduğu ‘birlikte yaşama’ olarak bilinen bir duruma sürükleyebilir.
Yasama seçimlerinin, AB liderlerinin Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi başkanlığı da dahil olmak üzere kurumsal güç yapısını yenilemek için tartışmaya başladıkları zaman dilimine denk gelmesi, Fransa’nın süreçlerdeki sesini zayıflatabilir.
Avrupa Politika Merkezi analisti Eric Maurice, “Nisan ayında, çok iddialı olduğu Sorbonne konuşmasını hatırlıyoruz. Avrupa Birliği için iddialı eylem çağrısında bulundu” diyor.
Durum değişirse Macron’un Brüksel’i etkilemedeki rolü de değişebilir. “Bu gündemi Avrupalı ortaklarına empoze etme konumunda olmayabilir, AB’ye ve onun oyununa yönelik ileriye dönük yolu işaret etme konumunda ya da en azından Komisyon başkanlığının ve Avrupa Birliği başkanlığının atanmasındaki konumu daha az olabilir. Konsey,” diye inanıyor Maurice.
Önde gelen Macron’a veda mı?
Emmanuel Macron 2019’da birçok Avrupalı lideri atamayı başardı. Ursula von der Leyen’e Avrupa Komisyonu başkanlığını verdi, Christine Lagarde ile birlikte Fransa’nın ECB başkanlığını garantiledi ve Thierry Breton’un iç pazardan sorumlu Avrupa komisyon üyesi olarak atanmasına yardımcı oldu.
Birlikte yaşama durumunda Fransa cumhurbaşkanı, bir sonraki Avrupa yasama metinlerinin hazırlanmasındaki nüfuzunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi analisti Sophia Russack, “Macron’un evinde Jordan Bardella gibi birinin başbakan olması durumunda durum daha zor olabilir” diyor.
Aşırı sağcı Ulusal Ralli partisinin genç yıldızı Bardella, seçimi kazanması durumunda Le Pen’in tercihi olacak ve Russack, Macron’un “Avrupa düzeyindeki coşkusunun” “kendi evinde berabere kalması” nedeniyle engellenebileceğini söylüyor.
Avrupa Komisyonu’nun bir sonraki başkanını ve Avrupa Konseyi’nin bir sonraki başkanını atamaya yönelik resmi müzakereler önümüzdeki hafta başlayacak. AB’nin en büyük ve en güçlü ülkeleri olan Fransa ve Almanya en fazla ağırlığa alışkındır. Bu durum artık değişebilir.
Russack, “Sözde en önemli iki lider, Olaf Scholz ve Emmanuel Macron, bu seçimlerden zayıflamış olarak çıktılar” diye anımsıyor. “Polonya, İtalya ve İspanya gibi diğer büyük ülkelerin liderlerine biraz daha yer açabilecek” bir durum.
Polonya’dan Donald Tusk, İtalya’dan Giorgia Meloni ve İspanya’dan Pedro Sánchez gibi diğer ülkelerin liderinin nasıl bir rol oynayacağı henüz bilinmiyor.