New York’taki Metropolitan Operası, repertuvardaki en uzun operayı sahneliyor ve aynı zamanda Maestro Antonio Pappano’nun yaklaşık 25 yıldır ilk kez podyuma muzaffer dönüşünü de simgeliyor.
New York’taki Metropolitan Operası hayata geri döndü ve bir kez daha büyülü büyüsünü yapıyor.
Bu sonbaharda Wagner’in altı saatlik komedisi ‘Die Meistersinger von Nürnberg’, yedi yıl aradan sonra ilk kez sahneye çıktı; bu, pandemi sonrası dönemde muazzam bir başarıydı.
Ancak 26 Ekim’de piyasaya çıkan bu parçanın seçimi ve başarısı Met’in sunduğu tek sürpriz değildi. Wagner’in neşeli operasının performansı, Sir Antonio Pappano’nun 25 yıl aradan sonra ilk kez sahneye dönüşünü simgeliyordu.
Pappano’ya yakışan bir opera
Pek çok opera binası, insanların beş saatten fazla maske takarak ve kapalı bir alanda oturma olasılığının azaldığı bir sağlık krizinin ortasında bu kadar uzun bir performanstan kaçınmış olabilir. Ancak Pappano’nun Met sahnesine dönüşü, onun usta şeflik becerilerine layık bir eser gerektiriyordu.
Pappano, Londra Kraliyet Operası’nın şu anki müzik direktörüdür. Genellikle unutulmaz performanslarını yaratmak için tarzını, müzisyenliğini ve harika bir drama anlayışını kullanan usta bir hikaye anlatıcısı olarak tanımlanır.
Eva rolünü ilk kez canlandıran Norveçli soprano ve Operalia ödüllü Lise Davidsen, “Maestro Pappano ile ilk kez rol almanın bir hediye olduğunu” açıkladı. Ona göre bu, sunduğu destekten kaynaklanıyor, “O her zaman orada ve sadece harika bir orkestra şefi değil, harika bir antrenör.”
Davidsen, Pappano’yla çalışmaktan duyduğu mutluluğun ötesinde, Metropolitan Operası’nda sahne almanın “inandığınız kadar özel” olduğunu da düşünüyor.
Epik bir komedi
‘Die Meistersinger von Nürnberg’ Wagner’in en uzun operasıdır. Pappano’nun dediği gibi, “Bu bir komedi. Neredeyse altı saatlik bir akşam ama canlı ve hayat verici.”
Hikaye, Orta Çağ Almanya’sındaki usta şarkıcılar loncası, amatör şair ve müzisyenlerden oluşan bir dernek ve bunların yarışacağı bir şarkı yarışması etrafında dönüyor. Ödül, zengin bir kuyumcunun kızı Eva’nın eli oluyor. Konu, aşkın fethi, sanat ve yaratıcılık yoluyla yapılan bir yolculuğu tasvir ediyor.
Ana karakter, bilge bir ayakkabı tamircisi-şair ve usta şarkıcı Hans Sachs, Wagner tarafından sevgiyle hayata geçiriliyor. Ayrıca aynı isimde gerçek bir kişiye dayandığı da söyleniyor. Rolünü Alman bariton Michael Volle üstlendi ve kendisi her zaman rolden ve “bunun devasa boyutundan” etkilendiğini söyledi. Volle, “O çok yönlü bir karakter. O bir filozof, o bir aşık, o çok kıskanç bir insan” diye ekliyor.
Pappano’ya göre ‘Die Meistersinger von Nürnberg’, “sanatsal özgürlüğü ve diğer insanların söyleyeceklerini dinlemeyi” ifade ediyor. Genel mesajının şu olduğuna inanıyor: “Gelenekler iyi bir şeydir, ancak açık fikirli olun. Bu gezegene öğrenmek, dinlemek, görmek, deneyimlemek için buradayız.”
Son
Neredeyse altı saatlik performansın ardından müzisyenlerin, şarkıcıların, aktörlerin ve orkestra şefinin kapanış dakikalarında biraz rahatladıklarına inanmak belki de kolaydır. Bazı açılardan Volle böyle hissediyor çünkü son notalarını söylediğinde ve koro geldiğinde kendisini “tamamen bitkin” olarak tanımlıyor ancak dayanıklılığından memnun.
Pappano ise hepsinin sona varmasının verdiği “coşku ve mutluluk duygusu” hissediyor. Finali harika ve uygun buluyor çünkü “başladığı gibi, Do majör bir alevle bitiyor.”
