Aşırı sağ seçmenler AB’nin Yeşil Anlaşmasına karşı bir tepkiye yol açabilir mi?
Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde aşırı sağ partilere destek artıyor. Bu, Avrupa’nın Yeşil Anlaşması’nın tehdit altında olduğu anlamına gelebilir.
Avrupa Birliği (AB), yaklaşan 2024 Avrupa seçimlerinin ortasında, karşılanamaz yaşam maliyetinin görevdeki liderler için önemli bir zorluk haline gelmesiyle birlikte bir yol ayrımında.
Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı yeşil enerjiye geçişi ileriye taşıdı. Bu, Avrupa Parlamentosu’nun iki yıl önce, 2050 yılına kadar AB’de iklim nötrlüğünü hedefleyen Yeşil Anlaşma’yı onaylamasının ardından geldi.
Ancak anlaşmanın uygulanması enerji fiyatlarındaki artışı daha da artırdı; hem petrol hem de gaz 2022’de rekor seviyelere ulaştı ve Avrupa genelinde keskin bir şekilde artan yaşam maliyetinin ortasında tartışmalara yol açtı.
Aşırı sağ partilerin enerji fiyatlarındaki artışları ve hayat pahalılığını azaltma sözü vermesiyle birlikte, Avrupalılar bu yılın sonlarında sandık başına giderken Yeşil Anlaşma tehdit altında olabilir.
Avrupa Yeşil Anlaşması nedir?
Avrupa Yeşil Anlaşması, Avrupa Komisyonu’nun AB ekonomisini 2050 yılına kadar iklim açısından nötr hale getirmeyi amaçlayan bir planıdır.
Sera gazı emisyonlarının azaltılması, yenilenebilir enerjiye geçiş, döngüsel ekonominin teşvik edilmesi, biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir ulaşımın iyileştirilmesi ve etkilenen topluluklar için adil bir geçişin sağlanması gibi hedefleri içermektedir.
AB içinde ekonomik büyümeyi ve sosyal eşitliği teşvik ederken, iklim değişikliği ve çevre sorunlarını da ele almayı amaçlıyor.
Aşırı sağın Yeşil Anlaşma konusundaki tutumu nedir?
Avrupa Parlamentosu’nda Fransa cumhurbaşkanı adayı ve popülist Marine Le Pen ve İtalya Başbakanı Georgia Meloni tarafından temsil edilen iki önde gelen aşırı sağ grup var.
Aşırı sağ üyelerin Yeşil Anlaşma’ya karşı çıktığı ortak alanlar arasında, bunun büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı olan endüstriler üzerindeki ekonomik etkisine ilişkin endişeler yer alıyor; bu durum potansiyel olarak iş kayıplarına ve ekonomik zorluklara neden olabilir.
Bazı milliyetçiler Yeşil Anlaşma’nın AB’nin enerji arz bağımsızlığını azalttığını savundu. Son zamanlarda Avrupa çapındaki çiftçilerin protestosu, yeşil emisyon kısıtlamalarının tarımsal maliyetleri artıracağı yönündeki endişeleri artırdı; bu anlatı, aşırı sağ üyeler tarafından da istismar edildi.
Enerji sektörünün şu anki durumu nedir?
Enerji fiyatları 2022’deki zirvesinden bu yana önemli ölçüde düştü. Ancak motorin, kalorifer yakıtı ve gazyağı stoklarının azalması, 2024’te enerji fiyatlarında bir toparlanmaya neden olabilir. Bunun nedeni, merkez bankalarının indirime karar vermesi halinde imalat faaliyetlerinin yeniden toparlanabileceğidir. Yılın ikinci yarısındaki faiz oranları potansiyel olarak talebi artırıyor.
Yeşil Anlaşmanın uygulanmasına rağmen AB, ağırlıklı olarak ithal fosil yakıtlara güvenmeye devam ediyor. Eurostat’a göre AB’nin enerji ithalatına bağımlılığı 2021’de %55,5’ten 2022’de %62,5’e yükseldi.
Bu arada Rusya’nın ithalatı, 2021’de petrol petrolünün %24,8’i ve boru hattı gazının %48’i iken, 2023’ün üçüncü çeyreğinde sırasıyla %3,9 ve %16’ya önemli bir düşüş kaydetti.
Eş zamanlı olarak beklenmedik vergiler Avrupalı enerji şirketlerini üretimlerini azaltmaya teşvik ederek AB’nin ithalata olan bağımlılığını daha da artırdı.
Aşırı sağdaki yükselişin enerji fiyatları üzerindeki potansiyel etkisi
Avrupa Birliği’nin merkez sağı, özellikle Şubat ayında kıta çapındaki çiftçi protestolarının ardından aşırı sağa verilen desteğin hızla arttığının farkında.
Avrupa Komisyonu lideri Ursula von der Leyen, AB’nin iddialı Yeşil Anlaşmasını yumuşatan bir karar olan, kimyasal böcek ilacı kullanımını 2030 yılına kadar yarıya indirmeyi amaçlayan bir öneriyi geri çekmeyi seçti.
İklim değişikliği taahhütlerinde taviz verildiğine dair artan göstergeler, fosil yakıtlara yönelik daha az katı bir yaklaşımla sonuçlanabilir ve böylece bölgedeki arz ve talep arasındaki denge iyileştirilebilir. Petrol ve gaz fiyatları, arz fazlası ve durgunluk endişeleri nedeniyle Ekim 2023’ten bu yana keskin bir düşüş yaşadı.
Avrupa Parlamentosu’nda aşırı sağın nüfuzunun artması, enerji fiyatlarının ılımlılaşmasına daha da hizmet edebilir. Ancak bu gelişme, Avrupa Birliği’nde enerji geçişini yalnızca erteleyebilir ve halihazırda kaydedilen ilerlemeyi tersine çeviremez.