Metiner: ‘Müzakere diyalog manasına gelir. Pazarlık kelam konusu değil’

“Yeni yıla çok farklı bir Türkiye ile gireceğimiz kanaatindeyim. Rahatsız olan arkadaşlarımızın neden rahatsız olduğunu anlamış değilim. İki seçenek var: Ya Öcalan davet yapınca silahlar bırakılır ve sorun çözülür ya da hiçbir şey değişmez. Hiçbir değişmezse Türkiye’nin kaybedeceği hiçbir şey yok ama silahlar terk edilirse kazanacağımız çok şey var. Buna bir talih tanımak varken neden rahatsız oluyorlar? Demek ki sıkıntılardan besleniyorlar. Bugün HTŞ bile kendisini lağvetmeyi düşünürken PKK’nın düşünmemesi mümkün mü? Suriye’deki yeni denklem ile birlikte Esad’sız yeni bir dünyaya da uyandık. Esad’ın oluşturduğu Türkiye içindeki statüko da altüst oldu. PKK da kendisini buna uyarlayacak. Öcalan daha evvel de emsal davetlerde bulunmuştu ve emsal bir davet yapacaktır. O devirler Esad ve gerisindeki güç odakları denklemi bozabiliyordu. Ancak bugün o denli bir güç odağı yok artık. Fransa Dışişleri Bakanı Ahmed eş-Şera ile görüştükten sonra Şam’da PKK’nın silah bırakması gerektiğini söyledi. Demek ki hayra gerçek bir gelişme var. Buna katkı sağlamak yahut temenni etmek varken, peşinen rahatsızlık duymanın sebebi nedir? Anlayabilmiş değilim.”

“Müzakere yanlış bir söz değil. Sayın Bahçeli’nin kastettiği şu: Terör örgütü ile gayret yok. ‘Bu bir müzakere süreci değil’ derken, devlet ile terör örgütü ortasında yapılan müzakere süreci bulunmadığından bahsediliyor. Yani talepler, taleplerin karşılanması karşılığı atılacak adımlar vs. halinde bir süreç olmadığını söylüyor. Doğrudur. Alışılmış karşılıklı konuşma olur. Öcalan fikrini aktarabilir, siz aktarabilirsiniz. Bu karşılıklı diyalogdur. Müzakere, karşılıklı konuşmanın öteki ismidir aslında. Konuşmadan meseleleri nasıl çözeceksiniz? Öcalan kendi fikrini söyleyecek, devlet ismine görüşenler kendi fikrini söyleyecek. Yani bu bir pazarlık süreci değil. Neyin pazarlığı yapılıyor? Türkiye’de toprak pazarlığı yapılmıyor. Sorun çözüldükten sonra Öcalan’ın bırakılıp bırakılmaması kayda paha bir bahis değil. Lakin sorun daha çözülmeden çözüldükten sonra Öcalan’ın özgür bırakılacağını, ‘siyasi tutukluların’ hür bırakılacağını söylemek yanlıştır. Bu bahiste mutabakat olduğunu söylemek yanlıştır. Bunu iktidara yakın, karşı yahut DEM içindeki şahıslar de yapıyor. Gerek yok bunlara. Ortada Öcalan’ın somut bir daveti yok. Lakin Sayın Bahçeli ile Sayın Erdoğan’ın paradigmasına olumlu manada katkı sunacağını söylüyor. Bir bakalım Öcalan bu görüşmelerden sonra nasıl bir somut davet yapacak? Bunun karşılığı nasıl olacak? Umut ediyoruz ki bu sorun artık çözülsün. Bunu yürekten dilemenin nesi yanlış? Ben şu açıdan umutluyum: İmralı ile görüşmeye gidenler dikkat ederseniz hiçbir yorum yapmıyor. Yalnızca yedi unsurluk bildiri yayınladılar ki bana kalırsa Öcalan’ın söyledikleri o yedi husustan ibaret değil. Ortada öbür bir şey yok. Hiçbirisi yorum yapmıyor. Niçin? Sürece ziyan vermemek için heyet dahi konuşmuyor. Sayın Numan Kurtuluş ile görüştüler, açıklama yapılmadı. Sayın Bahçeli ile görşütüler, tekrar açıklama gelmedi. Hasebiyle tahlil odaklı, olumlu bir müzakere süreci devam ediyor. Bundan niçin rahatsızlık duyuluyor?”

“En makûs senaryoda Öcalan davette bulunur, Kandil dinlemez. Terörle uğraş zati kesintisiz devam ediyor. Yani kaybedilecek bir şey yok. Öcalan’ın daveti karşılıksız kalırsa örgüt bölünür; paramparça olur. Öcalan’ın davetine karşı çıkan bireyler tek tek tasfiye edilir. Halk tasfiye eder. Örgüt içerisinde bu sorunun yalnızca siyaseten çözülebileceğini söyleyenler büyük bir odağa dönüşür. Öcalan’a karşı direnenler toplumsal takviyesini kaybeder ve yenilir. Örgütün revize ettiği taban, tercihini büyük oranda Öcalan’dan yana gösterir. Dayanılmaz bir umut var. Bu işin bir an evvel çözülmesine dair harikulade bir umut var ve bunu Öcalan’ın sağlayabileceği söyleniyor. Konjonktür de müsait. Geçmişte denenip sonuç alınamadığı söyleniyor lakin buna karşıyım. Tekrar denenmeyecek mi? Gerekirse tekraren sefer deneyeceğiz. İlla sonuç alınacak. Geçmişte başarılı olamadık diye bir daha başarısız olacağımızı söylemek gerçek değil.”