Orta ve Doğu Avrupalılar AB’deki üst düzey işlerde giderek daha az temsil ediliyor
Yeni araştırmalar, Orta ve Doğu Avrupalıların AB liderlik pozisyonlarından giderek daha fazla dışlandığını, Batı Avrupalıların ise bloğun kurumlarındaki hakimiyetlerini sağlamlaştırdığını gösteriyor.
European Democracy Consulting tarafından yürütülen yıllık bir analiz, 2023 yılında AB liderlik pozisyonuna Orta veya Doğu Avrupa’dan tek bir vatandaşın bile atanmadığını, yeni atamaların %73’ünün Batı Avrupalılar olduğunu gösteriyor.
Bölgelerin nüfus büyüklükleri dikkate alındığında, Batı Avrupa 2023’te adil pozisyon payının 1,5 katından fazlasını kazanırken, Orta ve Doğu Avrupa beklenen tahsisin dörtte birinden biraz fazlasını elde etti.
Araştırma, AB kurumlarının, danışma organlarının, ajanslarının ve diğer organlarının idari liderlik pozisyonlarına yapılan atamaları inceledi ve son yetmiş yılda yaklaşık 500 AB görevlisinin katıldığı bir gözlemevine dayanıyor.
Avrupalıların sandık başına gitmesinden sadece iki ay önce, AB’deki üst düzey görevlerde bir değişikliği tetikleyen araştırma, AB kurumlarında derinleşen Doğu-Batı ayrımının altını çiziyor; bu da vatandaşların üst düzey görevlerde adaletsiz bir şekilde temsil edildiği anlamına geliyor.
Araştırmanın yazarları, kurumlara, AB’nin üst kademelerinde coğrafi dengeyi yeniden sağlamak için net “amaçlar ve hedefler” belirleme çağrısında bulunuyor.
Ayrıca, “Avrupa şüpheci hareketlerin” bulgulardan faydalanmasını önlemek amacıyla bloğu raporun dikkate alınmaması konusunda da uyarıyor.
Seçimden iki ay önce anketler, kıtanın pek çok köşesinde teknokrasi ve elitizm sembolü olarak görülen Brüksel kurumlarına saldırarak seçmenler arasındaki desteği harekete geçiren Avrupa şüpheci ve popülist partilerin oylarında keskin bir artış olduğunu gösteriyor.
Temsilde ‘dramatik kötüleşme’
Çoğunluğu Brüksel ve Lüksemburg’da yoğunlaşan ve üye devletlerin çeşitli bölgelerine dağılmış kurum ve organlarla birlikte AB kurumlarının vatandaşlık kotası yoktur, ancak atamalarda coğrafi dengeyi sağlamak için ‘yönlendirici oranlar’ temelinde çalışırlar.
Ancak orta ve doğu Avrupa’dan on yeni ülkenin resmi olarak bloğa katıldığı 2004 genişleme dalgasından bu yana kurumlar, kendi saflarında adil bir coğrafi denge sağlamakta başarısız oldu.
Kurumlar aynı zamanda bloğun en zengin ülkeleri arasında yer alan kuzey ve İskandinav ülkelerinden başvuruları çekmekte de zorlanırken, AB görevlerindeki İsveçli ve Finlilerin oranı düşüyor.
Avrupa Demokrasi Danışmanlığı bulgular şunu gösteriyor durumun son üç yılda daha da kötüleştiğini söyledi. 2021’den bu yana, her bölgedeki üye devlet sayısına ilişkin verilere bakıldığında, Batı Avrupalılar görevlerin %51’inden fazlasına atandı; bu, önceki üç yıllık döneme kıyasla 14 puanlık bir artış.
Yüksek rütbeli siyasi atamalarda Batı Avrupa da hakim olmaya devam ediyor; önceki 14 Avrupa Komisyonu Başkanının tamamı Batılı bir ülkeden geliyordu.
Haziran ayındaki seçimlerin ardından, AB’nin başlıca kurumlarının (Komisyon, Parlamento ve Konsey) Başkanlarını atamak ve her üye ülkeyi temsil eden Komisyon üyelerinin her birine politika portföyleri tahsis etmek için müzakereler başlayacak.
Dış politika, savunma ve ekonomi politikası da dahil olmak üzere bu portföylerden en stratejik olanlarının, Doğu ve Orta Avrupa’ya AB’nin karar alma sürecinde belirleyici bir pay verilmesini sağlamak için adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamak için blok üzerinde artan bir baskı var.